Gebelikte kadin
1 sayfadaki 1 sayfası
Gebelikte kadin
Gebelik Belirtileri: Bir embriyonun dölya-tağında yuvalanmasıyla birlikte gelişmeğe başlayan plasenta, ‘corionic gonadot-ropin’ adı ile bilinen belli bir hormon üretir. Bu hormon yumurtalıkları uyarır ve östrojen ile projesteron hormonlarını salgılamaya devam etmelerini sağlar.
Sonuç olarak yeni yumurta olgunlaşması olmaz ve adet görme kesilir, çünkü aynı zamanda dölyatağının iç zarı da gebelik süresince bozulmayıp yerinde kalmaktadır.
Gebelik Belirtileri ve Tesbiti Gebeliğin teşhisi çok kere kolaydır. Ancak başlangıçta, daha döl yatağı küçükken, bazen anlaşılması güç olabilir. Ancak ilerlemiş gebeliklerin bile “ur” sanıldıkları, hattâ bu “ur” un çıkarılması için kadının ameliyat bile edildiği görülmüştür. İlerlemiş bir gebeliğin “ur” sanılması, çok kere döl yatağında ötedenberi bazı habis olmayan urların varlığı bilinen kimselerde olmaktadır. Eğer bu kimse aynı zamanda çok şişmansa hekimin yanılma şansı artabilir. Dikkatli bir hekimin şişman ve urlu bir döl yatağına sahip bir kadında bile gebeliği teşhis edebilmesi gerekir. Gebeliğin tesbitinde kullanılan belirtilen, “kesin gebelik belirtileri”, “ kesin olmayan gebelik belirtileri” ve “gebelikten ileri geldiği sanılan belirtiler” diye bölümlere ayıranlar vardır.
A. Gebeliğin kesin belirtileri: a) dölütün kalp sesinin duyulması ve sayılması. Hekim bu amaçla özel bir dinleme aleti kullanır; b) aktif dölüt hareketlerinin muayene eden hekim tarafından tesbiti; c) dölüt iskeletinin röntgen filminde görülmesidir. Bu belirtilerden herhangi birinin tesbiti gebelik teşhisine kesinlik kazandırır.
a) Dölüt kalp sesi: Çok kere ancak 18-20 nci haftalarda anlaşılabilir. Dakikada 120-140 defa attığından annenin nabzından ayırdedilebilir.
b) Dölüt hareketleri: Beşinci aydan sonra elin karın üstüne koyulması ile hissedilebilinir.
c) Röntgende dölüt iskeleti: Ancak dördüncü aydan sonra görülür. Dölütü röntgen ışınına maruz bırakmanın çocuğun gelişimini etkileme olasılığı bulun-
, duğundan çok zorunlu olmadıkça kadın
doğum uzmanları bu yola baş vurmazlar.
B. Gebeliğin kesin olmayan belirtileri: a) karnın büyümesi; b) döl yatağının boyutlarının, şeklinin ve kıvamının değişmesi, c) dölütün, içi sıvı dolu amniyon kesesinin sallanması sonucu
hissedilmesi, d) serviksteki bazı değişiklikler; e) zaman zaman döl yatağı kasıntıları f) dölütün bölümlerinin ayırde-dilmesi, g) gebelik testlerinin pozitif sonuç vermeleridir. Bu bulgular gebelik dışı nedenlerle de ortaya çıkabilir.
a) Karnın büyümesi: İlk gebelikte, karın duvarındaki kaslar daha dirençli olduğu ve bu nedenle dölyatağının arkadan dayanması sonucu dışarı doğru az göçeceklerinden, ancak ilerlemiş gebelikler bu şekilde farkedilebilir. İkinci ve sonraki gebeliklerde ise daha erken aylarda bu bulgu ortaya çıkabilir. Karında büyüyen herhangi bir ur da bu genişlemeye yol açabilir.
b) Döl yatağındaki değişmeler: Döl yatağı zamanla büyür ve ancak üçüncü aydan sonra mesanenin önünde bulunan “semtiz” kemiğinin üzerine çıkar. Ayrıca, kadın-doğum uzmanı yaptığı” muayenede yaklaşık olarak altıncı hafta serviks’i ve dölyatağının korpus adı verilen kubbemsi bölümünü sert, ikisi arasında kalan bölümü ise yumuşak olarak hisseder. Buna Hegar belirtisi adı verilir.’ Bazı dölyatağı ^ve yumurtalık urlarının hekimleri yanıltabileceği ve her rahim büyümesinin gebelik anlamına gelmeyeceği ortadadır.
c) Herhangi bir plastik torbaya su doldurulursa ve içine, özgül ağırlığı bu suyun içinde dibe çökmeden ama tam olarak batmış bir şekilde yüzmesine elverişli küçük bir cisim koysak ve bu torbayı elimizde tutup sallasak, yüzen
cisim zaman zaman gelip torbayı tutan ellerimize çarpacaktır. Kadın doğum uzmanı da bu şekilde dölyatağını hafifçe oynatarak -bazen- içindeki fetus’u hissedebilir. Karın boşluğunda az miktar su toplanması ile bir arada görülebilen ufak yumurtalık urlarında da bu belirti .mevcut olabileceği için bu da kesin olmayan belirtiler arasında sayılmaktadır.
d) Serviksteki değişiklikler: Gebeliğin ikinci ayının başında serviks yumuşar. Serviks bazı iltihaplanma durumlarında, doğum kontrolü hapı kullananlarda da yumuşayabilir.
e) Gebelikte döl yatağı zaman zaman herhangi bir ağrıya yol açmayan kasılmalar yapar. Gebeliğin başlangıcında da hissedilebilen bu kasıntılara Braxton-Hiçks kasılmaları adı verilir
Dışarı akamadığı için içinde kan toplanmış olan dölyatakları kasılabilir.
f) Gebeliğin ikinci yarısında kadın-doğum uzmanı dölütü sertçe bir baş ve gövde bölümleri olarak hissedebilir; bazı rahim urlarının “dölüt başı” sanılarak yanlışlıklara yol açtıkları görülmüştür.
g) Gebelik testleri: Seken âdetin ilk gününden yaklaşık olarak 10 gün sonra doğru cevap vermeğe başlarlar. Zira genellikle çocuk sonunun (plasentanın) salgıladığı koryonik gpnadotrofin hormonunun varlığını tesbit esasına dayanmaktadırlar ve 1 litre idrar içinde 3.000 ünite gibi belli bir miktara ulaşmadan klasik gebelik testleri doğru cevap vermemektedirler. Bazı tip kanserlerde de gerek erkekte gerekse kadında bu testlerin müsbet sonuç verdikleri de bir gerçektir.
C. Gebelikten ileri geldiği sanılan belirtiler: Bunlar a) adetin sekmesi, b) göğüslerdeki değişiklikler; c) genellikle sabahları hissedilen bulantılar; d) dölüt hareketlerinin anne tarafından hissedilmesi; e) vaginadaki renk değişikliği; f) gövdenin belirli yerlerinde, derideki koyulaşmalar; g) idrar zorlukları; h) yorgunluktan ibarettir.
a) Adetin sekmesi: Her kadında zaman zaman adetin bir kaç gün kadar sekmesi olağandır. Ancak bu sekme 10 günü aşarsa gebelikten şüphelenilmelidir. Bazı kadınlarda gebeliğe rağmen, -çok az miktarda- vagina yolu ile kanama
görülebileceği bilinir. Halk buna “üstüne görme” adını vermektedir. Bu kanamanın gebeliğin 40′ıncı gününden önce görülmesinin, gebelik ürününün dölyatağı zarı içine yuvalanmasına bir tepki olduğu iddia edilmektedir. Adetin psikolojik etkiler sonucu veya hormonsal düzensizliklere bağlı olarak da kesilebileceği bilinmekledir.
b) Göğüslerdeki değişiklikler: Çok kere ilk gebelikte daha çok anlam ifade eder. İkinci ve sonraki gebeliklerde göğüslerdeki değişiklikler ilkinde olduğu kadar göze çarpıcı olmaz. Gebeliğin ilk ayında kadın, göğüslerinin sızladığından yakınır; ikinci ayından sonra dokunmakla sertleşme ve meme ucunun etrafındaki koyu halenin daha da koyulaşıp genişlediği, memenin boyutlarının büyümeğe başladığı görülür. Bütün bu değişikliklerin bazı hormon salgılayan yumurtalık urları varken de görülebileceği bilinmektedir.
c) Sabah bulantıları: Çok kere gebeliğin ilk ayı sonuna doğru ortaya çıkan bu durum genellikle altı-sekiz hafta sonra sona erer. Daha önce başlayıp çok daha uzun süren bulantılara ve kusmalara da rastlanabilir.
d) Gebeliğin 18-20′nci haftalarından itibaren anne, çocuğun hareketlerini hissettiğini ifade eder. Bazı bağırsak hareketleri anne tarafından yanlışlıkla çocuk hareketleri olarak yorumlanabilir. Her bulantı ve kusmanın gebelikten ileri gelmediği bilinmektedir
e) Dölyolu damarlarına gelen kan oranı çoğaldığından bu bölge eskiye göre daha morumsu bir renk alır. Üreme organlarına gelen kan miktarını çoğaltan diğer durumlarda da bu görülebilir.
f) Göğüslerin uçlarını çevreleyen hale, göbeğin altında normal zamanda belli belirsiz olan deri çizgisi gebelikte koyulaşır. Bazı kadınların elmacık kemikleri üstündeki ve alınlarındaki deride de koyulaşmalar görülür ki buna “gebelik maskesi” adı verilir. Bu deri, koyulaşmalarının gebelik dışı durumlarda da görülebileceği; bilinmektedir.
g) Büyümekte olan dölyatağı, önünde bulunan mesaneye baskı yaparak gebe kadında sık sık idrar etme ihtiyacının belirmesine yol açabilir. Bazı idrar yolu iltihapları ya da bu şekilde basınca yol
açaöilen bazı urlar da aynı duyguyu
doğurabilirler;
h) Gebelik sık sık nedeni bilinmeyen bir
şekilde aşırı yorgunluğa yol açmaktadır.
Gebeliğin gelişmesi üç evrede ele alınır.
İlk Üç Ay: Hekimler gebeliğin dokuz ayını üç döneme ayırırlar. Bunlar her biri üç ay süren üç eşit dönemdir. En son adetin ilk gününden başlayan ilk üç ayda kadın, gebeliğin ilk belirtilerini yaşar. Böylece, adetten kesilme ile bulantı, aile hekimine ya da bir kadın-doğum uzmanına görünmek için yeterli nedenlerdir. Hekim gerçekten bir gebeliğin var olup olmadığını saptamaya çalışacaktır. Yukarıda da sözü edildiği gibi, en son adet görmeden 6 hafta sonra basit hormon testleri yapılabilir. Eğer gebelik onaylanmışsa, tıbbî denetim ve bakım doğuma kadar sürdürülmelidir. Kadının tıbbî geçmişi kaydedilmelidir. Tam bir muayene herhangi bir sorun ya da güçlüğün söz konusu olup olmadığını ortaya koyacaktır. Ayrıca bazı testlerin yapılması gerekir. Örneğin kan testi ile kadının Rh pozitif mi, Rh negatif mi olduğu ya da frengi mikrobu taşıyıp taşımadığı belirlenir. Keza aylık muayenelerde tansiyon ölçümü ve idrar tahlili sonuçlan mutlaka kaydedilmelidir. Bütün bu önlemler normal bir gebeliğe ve sağlıklı bir bebeğin doğumuna katkıda bulunabilir.
İkinci Üç Ay: Dördüncü ayın başlangıcı
ile altıncı ayın sonu arasındaki süre, genellikle gebe kadının en rahat olduğu sıralardır. Başlangıçtaki bulantı kaybolur ve henüz oldukça küçük olan dölüt herhangi bir rahatsızlık yaratmaz; beşinci ay içinde kıpırtıları hissedilebilir ve dölütün kalp atışları basit bir .aygıtla dinlenebilir. Dölütün büyümesi ilerledikçe, karın gözle görülür şekilde genişler ve ikinci üç aylık dönemin sonunda gebelik iyice belirginleşir..
Son Üç Ay: Gebeliğin son üç ayında kadın daha sık hekim’ muayenesine gitmelidir, çünkü çoğu güçlükler bu dönem sırasında ortaya çıkabilir. Kadının karnındaki şişkinlik göbek deliğinin yukarılarına ulaştıkça dölütün büyümesi iyiden iyiye belli olur. Gebeliğin 38. haftasında dölüt en son büyüme aşamasına varmıştır. Artık doğuma hazırdır.
Gebeliğin başlangıcından sonuna kadar-ki tam süre aynı kadında bile değişiklik gösterebilir. Çokça beden hareketi
yapan kadınlar diğerlerine göre daha erken doğururlar, kızlar erkeklerden biraz daha önce doğar, bazı ender durumlarda ise gebeliğin 280 günden fazla sürdüğü olur.
Sorunlar ve Güçlükler: Gebelik süresince bir kadının bedeni bir çok değişikliğe uğrar. Bu değişikliklerin bazıları tatsız ya da rahatsızlık verici bulunabilir. Örneğin bulantı, hazımsızlık, kabızlık, sırt ağrıları, kramplar ve varis anne adaylarında raslanılan rahatsızlıklardır. Fakat bu tür sıkıntılar başlı başına ciddi sorunlara yol açmazlar; doğum yapmanın olağan bir parçası sayılırlar. Bunlardan başka tıbbî bakım gerektiren bazı güçlükler olabilir. Bunlar düşük, erken doğum, Rh negatif kan taşımadan dolayı dölüte zarar verme olasılığı, gebelik zehirlenmesi (toksemi) ve yalancı gebelik gibi sorunlardır. Gebelik sırasında hekime düzenli olarak muayene olan bir kadın bu güçlükleri önceden öğrenebilir, hafifletebilir ya da kendini bunlara hazırlayabilir
Sonuç olarak yeni yumurta olgunlaşması olmaz ve adet görme kesilir, çünkü aynı zamanda dölyatağının iç zarı da gebelik süresince bozulmayıp yerinde kalmaktadır.
Gebelik Belirtileri ve Tesbiti Gebeliğin teşhisi çok kere kolaydır. Ancak başlangıçta, daha döl yatağı küçükken, bazen anlaşılması güç olabilir. Ancak ilerlemiş gebeliklerin bile “ur” sanıldıkları, hattâ bu “ur” un çıkarılması için kadının ameliyat bile edildiği görülmüştür. İlerlemiş bir gebeliğin “ur” sanılması, çok kere döl yatağında ötedenberi bazı habis olmayan urların varlığı bilinen kimselerde olmaktadır. Eğer bu kimse aynı zamanda çok şişmansa hekimin yanılma şansı artabilir. Dikkatli bir hekimin şişman ve urlu bir döl yatağına sahip bir kadında bile gebeliği teşhis edebilmesi gerekir. Gebeliğin tesbitinde kullanılan belirtilen, “kesin gebelik belirtileri”, “ kesin olmayan gebelik belirtileri” ve “gebelikten ileri geldiği sanılan belirtiler” diye bölümlere ayıranlar vardır.
A. Gebeliğin kesin belirtileri: a) dölütün kalp sesinin duyulması ve sayılması. Hekim bu amaçla özel bir dinleme aleti kullanır; b) aktif dölüt hareketlerinin muayene eden hekim tarafından tesbiti; c) dölüt iskeletinin röntgen filminde görülmesidir. Bu belirtilerden herhangi birinin tesbiti gebelik teşhisine kesinlik kazandırır.
a) Dölüt kalp sesi: Çok kere ancak 18-20 nci haftalarda anlaşılabilir. Dakikada 120-140 defa attığından annenin nabzından ayırdedilebilir.
b) Dölüt hareketleri: Beşinci aydan sonra elin karın üstüne koyulması ile hissedilebilinir.
c) Röntgende dölüt iskeleti: Ancak dördüncü aydan sonra görülür. Dölütü röntgen ışınına maruz bırakmanın çocuğun gelişimini etkileme olasılığı bulun-
, duğundan çok zorunlu olmadıkça kadın
doğum uzmanları bu yola baş vurmazlar.
B. Gebeliğin kesin olmayan belirtileri: a) karnın büyümesi; b) döl yatağının boyutlarının, şeklinin ve kıvamının değişmesi, c) dölütün, içi sıvı dolu amniyon kesesinin sallanması sonucu
hissedilmesi, d) serviksteki bazı değişiklikler; e) zaman zaman döl yatağı kasıntıları f) dölütün bölümlerinin ayırde-dilmesi, g) gebelik testlerinin pozitif sonuç vermeleridir. Bu bulgular gebelik dışı nedenlerle de ortaya çıkabilir.
a) Karnın büyümesi: İlk gebelikte, karın duvarındaki kaslar daha dirençli olduğu ve bu nedenle dölyatağının arkadan dayanması sonucu dışarı doğru az göçeceklerinden, ancak ilerlemiş gebelikler bu şekilde farkedilebilir. İkinci ve sonraki gebeliklerde ise daha erken aylarda bu bulgu ortaya çıkabilir. Karında büyüyen herhangi bir ur da bu genişlemeye yol açabilir.
b) Döl yatağındaki değişmeler: Döl yatağı zamanla büyür ve ancak üçüncü aydan sonra mesanenin önünde bulunan “semtiz” kemiğinin üzerine çıkar. Ayrıca, kadın-doğum uzmanı yaptığı” muayenede yaklaşık olarak altıncı hafta serviks’i ve dölyatağının korpus adı verilen kubbemsi bölümünü sert, ikisi arasında kalan bölümü ise yumuşak olarak hisseder. Buna Hegar belirtisi adı verilir.’ Bazı dölyatağı ^ve yumurtalık urlarının hekimleri yanıltabileceği ve her rahim büyümesinin gebelik anlamına gelmeyeceği ortadadır.
c) Herhangi bir plastik torbaya su doldurulursa ve içine, özgül ağırlığı bu suyun içinde dibe çökmeden ama tam olarak batmış bir şekilde yüzmesine elverişli küçük bir cisim koysak ve bu torbayı elimizde tutup sallasak, yüzen
cisim zaman zaman gelip torbayı tutan ellerimize çarpacaktır. Kadın doğum uzmanı da bu şekilde dölyatağını hafifçe oynatarak -bazen- içindeki fetus’u hissedebilir. Karın boşluğunda az miktar su toplanması ile bir arada görülebilen ufak yumurtalık urlarında da bu belirti .mevcut olabileceği için bu da kesin olmayan belirtiler arasında sayılmaktadır.
d) Serviksteki değişiklikler: Gebeliğin ikinci ayının başında serviks yumuşar. Serviks bazı iltihaplanma durumlarında, doğum kontrolü hapı kullananlarda da yumuşayabilir.
e) Gebelikte döl yatağı zaman zaman herhangi bir ağrıya yol açmayan kasılmalar yapar. Gebeliğin başlangıcında da hissedilebilen bu kasıntılara Braxton-Hiçks kasılmaları adı verilir
Dışarı akamadığı için içinde kan toplanmış olan dölyatakları kasılabilir.
f) Gebeliğin ikinci yarısında kadın-doğum uzmanı dölütü sertçe bir baş ve gövde bölümleri olarak hissedebilir; bazı rahim urlarının “dölüt başı” sanılarak yanlışlıklara yol açtıkları görülmüştür.
g) Gebelik testleri: Seken âdetin ilk gününden yaklaşık olarak 10 gün sonra doğru cevap vermeğe başlarlar. Zira genellikle çocuk sonunun (plasentanın) salgıladığı koryonik gpnadotrofin hormonunun varlığını tesbit esasına dayanmaktadırlar ve 1 litre idrar içinde 3.000 ünite gibi belli bir miktara ulaşmadan klasik gebelik testleri doğru cevap vermemektedirler. Bazı tip kanserlerde de gerek erkekte gerekse kadında bu testlerin müsbet sonuç verdikleri de bir gerçektir.
C. Gebelikten ileri geldiği sanılan belirtiler: Bunlar a) adetin sekmesi, b) göğüslerdeki değişiklikler; c) genellikle sabahları hissedilen bulantılar; d) dölüt hareketlerinin anne tarafından hissedilmesi; e) vaginadaki renk değişikliği; f) gövdenin belirli yerlerinde, derideki koyulaşmalar; g) idrar zorlukları; h) yorgunluktan ibarettir.
a) Adetin sekmesi: Her kadında zaman zaman adetin bir kaç gün kadar sekmesi olağandır. Ancak bu sekme 10 günü aşarsa gebelikten şüphelenilmelidir. Bazı kadınlarda gebeliğe rağmen, -çok az miktarda- vagina yolu ile kanama
görülebileceği bilinir. Halk buna “üstüne görme” adını vermektedir. Bu kanamanın gebeliğin 40′ıncı gününden önce görülmesinin, gebelik ürününün dölyatağı zarı içine yuvalanmasına bir tepki olduğu iddia edilmektedir. Adetin psikolojik etkiler sonucu veya hormonsal düzensizliklere bağlı olarak da kesilebileceği bilinmekledir.
b) Göğüslerdeki değişiklikler: Çok kere ilk gebelikte daha çok anlam ifade eder. İkinci ve sonraki gebeliklerde göğüslerdeki değişiklikler ilkinde olduğu kadar göze çarpıcı olmaz. Gebeliğin ilk ayında kadın, göğüslerinin sızladığından yakınır; ikinci ayından sonra dokunmakla sertleşme ve meme ucunun etrafındaki koyu halenin daha da koyulaşıp genişlediği, memenin boyutlarının büyümeğe başladığı görülür. Bütün bu değişikliklerin bazı hormon salgılayan yumurtalık urları varken de görülebileceği bilinmektedir.
c) Sabah bulantıları: Çok kere gebeliğin ilk ayı sonuna doğru ortaya çıkan bu durum genellikle altı-sekiz hafta sonra sona erer. Daha önce başlayıp çok daha uzun süren bulantılara ve kusmalara da rastlanabilir.
d) Gebeliğin 18-20′nci haftalarından itibaren anne, çocuğun hareketlerini hissettiğini ifade eder. Bazı bağırsak hareketleri anne tarafından yanlışlıkla çocuk hareketleri olarak yorumlanabilir. Her bulantı ve kusmanın gebelikten ileri gelmediği bilinmektedir
e) Dölyolu damarlarına gelen kan oranı çoğaldığından bu bölge eskiye göre daha morumsu bir renk alır. Üreme organlarına gelen kan miktarını çoğaltan diğer durumlarda da bu görülebilir.
f) Göğüslerin uçlarını çevreleyen hale, göbeğin altında normal zamanda belli belirsiz olan deri çizgisi gebelikte koyulaşır. Bazı kadınların elmacık kemikleri üstündeki ve alınlarındaki deride de koyulaşmalar görülür ki buna “gebelik maskesi” adı verilir. Bu deri, koyulaşmalarının gebelik dışı durumlarda da görülebileceği; bilinmektedir.
g) Büyümekte olan dölyatağı, önünde bulunan mesaneye baskı yaparak gebe kadında sık sık idrar etme ihtiyacının belirmesine yol açabilir. Bazı idrar yolu iltihapları ya da bu şekilde basınca yol
açaöilen bazı urlar da aynı duyguyu
doğurabilirler;
h) Gebelik sık sık nedeni bilinmeyen bir
şekilde aşırı yorgunluğa yol açmaktadır.
Gebeliğin gelişmesi üç evrede ele alınır.
İlk Üç Ay: Hekimler gebeliğin dokuz ayını üç döneme ayırırlar. Bunlar her biri üç ay süren üç eşit dönemdir. En son adetin ilk gününden başlayan ilk üç ayda kadın, gebeliğin ilk belirtilerini yaşar. Böylece, adetten kesilme ile bulantı, aile hekimine ya da bir kadın-doğum uzmanına görünmek için yeterli nedenlerdir. Hekim gerçekten bir gebeliğin var olup olmadığını saptamaya çalışacaktır. Yukarıda da sözü edildiği gibi, en son adet görmeden 6 hafta sonra basit hormon testleri yapılabilir. Eğer gebelik onaylanmışsa, tıbbî denetim ve bakım doğuma kadar sürdürülmelidir. Kadının tıbbî geçmişi kaydedilmelidir. Tam bir muayene herhangi bir sorun ya da güçlüğün söz konusu olup olmadığını ortaya koyacaktır. Ayrıca bazı testlerin yapılması gerekir. Örneğin kan testi ile kadının Rh pozitif mi, Rh negatif mi olduğu ya da frengi mikrobu taşıyıp taşımadığı belirlenir. Keza aylık muayenelerde tansiyon ölçümü ve idrar tahlili sonuçlan mutlaka kaydedilmelidir. Bütün bu önlemler normal bir gebeliğe ve sağlıklı bir bebeğin doğumuna katkıda bulunabilir.
İkinci Üç Ay: Dördüncü ayın başlangıcı
ile altıncı ayın sonu arasındaki süre, genellikle gebe kadının en rahat olduğu sıralardır. Başlangıçtaki bulantı kaybolur ve henüz oldukça küçük olan dölüt herhangi bir rahatsızlık yaratmaz; beşinci ay içinde kıpırtıları hissedilebilir ve dölütün kalp atışları basit bir .aygıtla dinlenebilir. Dölütün büyümesi ilerledikçe, karın gözle görülür şekilde genişler ve ikinci üç aylık dönemin sonunda gebelik iyice belirginleşir..
Son Üç Ay: Gebeliğin son üç ayında kadın daha sık hekim’ muayenesine gitmelidir, çünkü çoğu güçlükler bu dönem sırasında ortaya çıkabilir. Kadının karnındaki şişkinlik göbek deliğinin yukarılarına ulaştıkça dölütün büyümesi iyiden iyiye belli olur. Gebeliğin 38. haftasında dölüt en son büyüme aşamasına varmıştır. Artık doğuma hazırdır.
Gebeliğin başlangıcından sonuna kadar-ki tam süre aynı kadında bile değişiklik gösterebilir. Çokça beden hareketi
yapan kadınlar diğerlerine göre daha erken doğururlar, kızlar erkeklerden biraz daha önce doğar, bazı ender durumlarda ise gebeliğin 280 günden fazla sürdüğü olur.
Sorunlar ve Güçlükler: Gebelik süresince bir kadının bedeni bir çok değişikliğe uğrar. Bu değişikliklerin bazıları tatsız ya da rahatsızlık verici bulunabilir. Örneğin bulantı, hazımsızlık, kabızlık, sırt ağrıları, kramplar ve varis anne adaylarında raslanılan rahatsızlıklardır. Fakat bu tür sıkıntılar başlı başına ciddi sorunlara yol açmazlar; doğum yapmanın olağan bir parçası sayılırlar. Bunlardan başka tıbbî bakım gerektiren bazı güçlükler olabilir. Bunlar düşük, erken doğum, Rh negatif kan taşımadan dolayı dölüte zarar verme olasılığı, gebelik zehirlenmesi (toksemi) ve yalancı gebelik gibi sorunlardır. Gebelik sırasında hekime düzenli olarak muayene olan bir kadın bu güçlükleri önceden öğrenebilir, hafifletebilir ya da kendini bunlara hazırlayabilir
Similar topics
» Kadin...........................
» kadin avatarlar
» Dogum yaptiran kadin(EBE)
» kadin normalmi sizce
» yanik sesli kadin hafizlar
» kadin avatarlar
» Dogum yaptiran kadin(EBE)
» kadin normalmi sizce
» yanik sesli kadin hafizlar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ptsi 11 Nis. 2011, 09:53 tarafından anne-basimda-bit-var
» Lutfen ccuklarinizi kimseye emanet etmeyin!!!!
Paz 03 Nis. 2011, 18:54 tarafından GurbetGuzeli
» Haşhaşlı simit
Salı 15 Mart 2011, 19:22 tarafından GurbetGuzeli
» DÜGÜN HAZIRLIKLARI 1
Ptsi 14 Mart 2011, 12:29 tarafından GurbetGuzeli
» Cinsiyet Belirleme Yöntemleri Paylaşım
Çarş. 09 Mart 2011, 09:54 tarafından GurbetGuzeli
» gurbetguzelinin oglanlari erkek oldu resimli:))))))
Perş. 24 Şub. 2011, 10:21 tarafından GurbetGuzeli
» siteye resim nasil eklenir (resimli anlatim)
Çarş. 22 Ara. 2010, 08:42 tarafından GurbetGuzeli
» donots cocuklar bayilacak bunaaa resimliii
Salı 21 Ara. 2010, 13:30 tarafından GurbetGuzeli
» ASURE VE ASURE CORBASI DENEYIN PISMAN OLMAYACAKSINIZZ
C.tesi 18 Ara. 2010, 20:28 tarafından GurbetGuzeli