Güllerbahcesi
SITEMIZE BEDAVA ÜYE OLUN HER TÜRLÜ BILGIDEN SIZDE YARARLANIN IYI EGLENCELER

Join the forum, it's quick and easy

Güllerbahcesi
SITEMIZE BEDAVA ÜYE OLUN HER TÜRLÜ BILGIDEN SIZDE YARARLANIN IYI EGLENCELER
Güllerbahcesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

NECIP FAZIL KISAKÜREK

Aşağa gitmek

NECIP FAZIL KISAKÜREK Empty NECIP FAZIL KISAKÜREK

Mesaj tarafından GurbetGuzeli C.tesi 31 Mayıs 2008, 09:27

NECIP FAZIL KISAKÜREK NFK2


<BLOCKQUOTE>
İnsanoğlunun düşünmekten büyük haysiyeti olmadığını; aydınlığı karanlığa çevirmek isteyenlerin evvela bizdeki mücerret fikir istidadını, yani varlık şiarını körletmekle işe başlamalarına inat, her sahada düşünüp fikir üretmeye söz vererek…

Üstün fikri arama, bulma ve yaşama adına; sefil kolaydan vazgeçip, ulvi zora talip olarak…

Nasıl ki toprak altında kömür milyonlarca sene kavrulur ve elmas olursa, nasıl ki tohum çatlarken alev alev yanarsa, nasıl ki kaynayan su fokurdar ve inlerse; var olma sırrının baştan aşağı böyle bir çile humması olduğunun, farkında olarak…
'İki günü aynı olan ziyandadır!' düsturu gereği, sönmemek ve pörsümemek yani genç kalabilmek için, sürekli kendini aşmaya çalışmak gerektiğini bilerek; ıstırap çekebilme haysiyetini ise en hakiki gençlik senedi kabul ederek…

Zamanın mekânda yoğunlaştığı, bu sebepledir ki mekânı zapt altında tutmak için zamana hükmetmek gerektiğinin, azminde olarak…

Mukaddes emanetlerin maddi bölümünü müzelerde muhafaza edip, sergilemeye devam ederken; emanetin asli tarafını yani manevi boyutunu da şah damarında muhafaza edip; yüreklere, dileklere ve bileklere nakşederek…

Nefsi muhafaza adına cemiyet kaçakçılığına yer vermeden; asıl marifetin kalabalığın içinde nefsi, şehrin çarklarına kaptırmamak olduğunun, şuurunda olarak…

Sohbet ve cemiyetten maksadın, ifade ve(yahut) istifade olduğunu bilerek; sırça saraylara ve fildişi kulelere itibar etmeyerek…

Allah Resulü'nün müjdesine nail olmak için Bizans önlerine gelen ve atını denize sürüp; 'Ya Konstantinopolis beni alır, ya ben Konstantinopolis'i!' diye haykıran genç Sultan II.Mehmed'in, fatihlik prensibine ve aksiyon iradesine sıkı sıkıya bağlanarak…

Tarihin bir masal albümü değil, değerler manzumesi olduğu hakikatince; turnusol kâğıdının saf belirleyici emniyetine denk, tarihimizdeki sahteleri ve kahpeleri ayıklayarak…

İki zıt arasında hem bitişik zannettirecek kadar yakınlık hem de sonsuzluk boyu uzaklık olduğunu fehmederek; aydınlığa yapışmış karanlığın, gündüze yapışmış gecenin, beyaza yapışmış siyahın, ruha yapışmış nefsin, yani zıtların hakikatlerini, ilmik ilmik çözerek…

Kanser diye bir hastalığın olduğunu bilmemek, nasıl ki insanı kansere karşı masum kılmazsa; zamanın gidişatındaki tüm hastalıklı geliş ve gidiş trafiğinin farkına varıp; zamanı kuşatan tüm habis urları, röntgen cihazı katiliğinde tespit etme mükellefiyetini, üzerinde taşıyarak…

Mikroba merhametin, hastaya merhametsizlik olduğunun; bilincinde olarak…
Yunan aklı, Roma nizamı, Hıristiyan ahlakı motifleriyle süslü, Batı medeniyetinin üzerimize giydirdiği tüm 'izm'leri çıkararak çöpe fırlatıp; içimize sinen mikropları da tövbe ve gözyaşıyla dezenfekte ederek…

Doğrunun olmadığı yerde, güzel de yoktur; estetik idrakine sahip olarak…

Derdi dünya olanın değerinin, bağırsaklarındaki kadar olduğunun bilinciyle; yediği lokmanın asıl hesabını, kenefte değil kefende vereceğinin, itikadında olarak…

Bülbüllerin susup kargaların konuştuğu, çakalların aslanların başına hükümdar olduğu; gülün alının, yağmurun tadının, yiğidin arının, hatta itin bile mayasının bozulduğu bir asırda; ezelden ebede uzanan yüce fermanın, yegâne derman olduğunu haykırarak…

İçten ve dıştan yapılan tüm hesapların üzerinde Allah'ın hesabının olduğunun, mutlak hesap gününün sahibinin O olduğunun, teslimiyeti içerisinde olarak…

Allah'ın kâinatı yüzüsuyu hürmetine yarattığı Resul'ünün, âlemleri manto gibi bürüyen mukaddes eteğine tutunup; O'ndan başka hiçbir dayanak, tutamak ve sığınak tanımayarak…

Gözleri kara, alınları fikir çizgili, kalpleri ceylan, iradeleri çelik, imanları volkan, irfanları tarla, idrakleri bıçak, edaları şiir, diyalektikleri ipekten örgülü bir gençlik istiyor; 'Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya!' diyordun…

Aramızdan ayrılıp ebedi âleme göç edişinin 25. yılında, buradayız ve ayaktayız!..

'Surda bir gedik açtın, mukaddes mi mukaddes;
Ey kahpe rüzgâr artık, ne yandan esersen es!'


Allah'ın rahmeti üzerine olsun!

Serkan BİLGE
(Mayıs 2008)
NECIP FAZIL KISAKÜREK 20080526115942

--
HAKİKATİN HATIRI DOSTUN HATIRINDAN ÜSTÜNDÜR
(HZALİ ra.)

</BLOCKQUOTE>
GurbetGuzeli
GurbetGuzeli
Yönetici
Yönetici

Mesaj Sayısı : 6366
BASARI PUANI : 24704
Kayıt tarihi : 23/03/08
Yaş : 48
Nerden : isvicre

http://www.gullerbahcesi.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz