sehzadepasa capkinlari

[GurbetGuzeli]

Eski Ramazanlar

Şehzadebaşı çapkınları Ramazan gecelerinde İstanbul'un eğlence merkezi, Sultanahmet Meydanı'ndan, Saraçhanebaşı'na (şimdiki Fatih Parkı) kadar uzanan cadde idi. Bu uzun cadde, iki kısımdan oluşuyordu. Suhtanahmet'ten Beyazıt'a kadar olan kısmına; Direklerarası, Beyazıt'tan Saraçhanebaşı'na kadar olan kısmına da; Şehzadebaşı denilirdi. Kalabalık da en ziyade bu ikinci kısımda olurdu. Ramazan'ın daha ilk gecesinden başlayan piyasa gezileri, Kadir Gecesi'ni kadar devam eder, Kadir Gecesi ibadetle geçirildiği için bu eğlence caddeleri birden bire boşalır, ondan sonraki gecelerde de bayram hazırlıkları nedeni ile yine boş kalırdı. Direklerarası ve Şehzadebaşı piyasasına, İstanbul'un her tarafından gelenler olurdu. Kimi yaya, kimi kiralık faytonları yada özel kupa arabaları ile. Caddeyi dolduran, durmadan bir aşağı, bir yukarı yürüyenlerin çoğunluğunu İstanbul yakasında oturanlar teşkil ederdi. Köprüleri geçip Beyoğlu'ndan, Beşiktaş'tan, kayıklarla Üsküdar'dan, Boğaz kıyılarından gelenler de olurdu. Tiyatrolar, meddah kahveleri, ünlü çayhaneler, son senelerde de sinemalar hep bu uzun cadde üzerinde bulunurdu. Çapkın erkekleri çeken sebep ise, kadınların da piyasa yapmaları idi. Süslü, gayet zarif giyimli konak hanımları, özel kupa arabaları içinde birer güzellik numunesi gibi etraflarını seyrederlerdi. Bazı hafif meşrep kadınlar da kiralık faytonlarına binerek bu piyasa gezilerine katılırlardı. Yaya olarak gezen kadınlar ve genç kızlar da vardı. Hepsinin başında da bir Arap bacı bulunurdu. Eli şemsiyeli bir Arap bacı, gözleri her an tetikte... Bir erkek yaklaştı mı, evvela ağzını açar, bu da kar etmezse şemsiyeyi savurur, sapı ile piyasa çapkınını oracıkta bir hayli benzetirdi. Ne var ki çok zaman asıl suçlu sıyrılıp, kalabalıkta kaybolur, şemsiyenin sapını hiç günahı olmayan başka biri yerdi. Arap bacılar, ne kadar dikkatli ve hiddetli olursa olsunlar, piyasaya çıkan kadınlar, çapkınların laf atmalarından hatta çimdiklerden kurtulamazlardı. Cadde öylesine kalabalık olurdu ki, arabalarla yayalar birbirlerine karışır, sıyrılmak mümkün olmazdı.