garip cenaze
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
garip cenaze
Kul olmalı insan. Onu yoktan var eden, sınırsız rızıklandıranın kulu olduğunu unutmamalı. Ve yine asla unutmamalı Allah’tan geldiğini ve yine ona döndürüleceğini.....
İmam cenaze namazı kıldırmak için cemaate saf tutmaları için seslendi. Daha sonra dönüp arkasına baktığında şaşkınlığını gizleyemedi. Çünkü cemaat beş kişiden ibaretti. Mevtanın yakın çevresinden sadece beş kişi.
O güne dek pek çok cenaze namazı kıldırmıştı. Kimsesi olmayanların bile cami cemaati cenaze namazlarına katılıp ondan sonra dağılırlardı. Ölen o civardan biri olurdu mutlaka. Ya selam verdiği, ya sık sık karşılaştığı veya camide namaz sonrası sohbet ettiği evine girip çıktığı bir komşusu olurdu ölen kişi İnsanlar bunun hatırına, selamın veya bir tebessümün hatırına iştirak ederlerdi cenazesine.
İlk kez bu kadar az kişiyle kılacaktı cenaze namazını. Ama karşısında duran tabuta takılıp kaldı gözleri ister istemez. Hiç mi selam verdiği, yardımına koştuğu, hastayken ziyaret ettiği, çocuğu olan ev alan birine hayırlı olsuna gittiği, düğününe, yakınlarından birisinin cenazesine gittiği herhangi biride mi yoktu hayatında?
O kadar mahzun bırakılır mıydı cenaze? O tüm bu duygularla namazı kıldırmış, mezarlığa doğru yola çıkılmıştı bile. Yolda da kafasından atamamıştı bu düşünceleri. Acaba ölen kimdi? Nasıl biriydi? Gömülme işlemi bitmiş evine dönerken aklı hala cenazedeydi. Bakkalın önünden geçerken onun tanıyacağını düşünerek hızla oraya yöneldi.
- Ahmet efendi hayırlı işler
- Sağ ol hocam nasılsınız?
- Allah Şükür hocam dünya meşgalesi oyalanıyoruz işte.
- Ahmet efendi sana bir şey soracağım.
- Buyur hocam hayırdır.
- Bugün bir cenaze vardı camide. Fakat cemaati sadece beş kişiydi. Bende meraklandım ölen kimdir diye?
- Evet şu ikinci kattaki mazdası olan adam. Adı Fatih değil mi?
- Evet adı Fatihti. Madem tanıyordun da neden cenazede yoktun o zaman?
- Hocam işin aslı değişik bir adamdı. Annesi ve babası hatır soran insanlardı ama o evden kimseye selam vermeden çıkıp arabasına atlar, teybini sonuna kadar açıp gaza basar giderdi. Kimseye hal hatır sormaz, hayırlı işler demez, insanları küçümseyen, saygısız sevgisiz biriydi. Bir kere bile camide gördün mü sen hocam?
- Hayır tanımıyorum. Belki de yeni gelmişlerdir o yüzden olabilir.
Ahmet efendi hararetle anlatmaya devam etti. Fatih’e kızgınlığı konuşurken gözlerinin donukluğundan ve kelimeleri birbiri ardına sıralamasından belliydi.
- Hocam camiyle, ezanla işi yoktu ki zaten. Dedim ya saygısızdı. Sadece komşulara değil, akrabalarına karşı da aynı şekilde davranıyormuş. Bazen akrabaları burada alış veriş yaparlarken o yanlarından geçip gider onları da görmezden gelir, arabasına atlar giderdi. Onlarda anlatırlardı. Evlerine gittiklerinde de o d diğer odaya gider orada müzik dinlermiş. Onların yanına bile girmeye tenezzül etmezmiş. Yani kısacası hiç kimseyi önemsemezdi. Bir akrabası anlatmıştı. Önceden bu şekilde değilmiş. Beş sene oldu onlar buraya taşınalı. Zengin bir akrabası onlara bu evi almış, başka bir akrabası da ona iş vermiş. Sonra bir de altına araba çektiler. Adam değişti ne oldum delisi oldu yani anlayacağın hocam... Selamı sabahı kesti. Sonra kendisi gibi Allahsız, besmelesiz birini bulmuş nereden bulduysa, düğünsüz derneksiz aldılar beraber yaşıyorlar. İşte hocam bazen iyilik ve hayır olsun diye yapılan yardımlar insanı bu şekilde azgınlaştırabiliyor da.
Hoca dalgındı. Tüm bu anlatılanları kafasında canlandırmaya çalıştı. Hala insanlardan bu derece kopuk yaşamasının sebebini anlayamamıştı.
- Tamam da Ahmet efendi insanlardan neden bu kadar koptu ki?
- Şımarıklık hocam. Sonradan görmek bu olsa gerek. Hiç kimsenin doğumuna, ölümüne, hastalığına, sağlığına gitmezse ona gelirler mi hocam? Doğum da insanlarla olur ölüm de, Düğünde de insan lazım, cenazede de. Bu dünya gelip geçici be hocam. Bak hiçbir şey kurtarmıyor insanı. Ölüm sırası geldiğinde ansızın alıveriyor insanı.
Hoca destekler mahiyette kafasını salladı.
- Evet haklısın. Dünyada güzel şeyler yapmak lazım. Geride kalanlar seni güzel hatırlasın.Bugün ölecekmiş gibi ahiret için, hiç ölmeyecekmiş gibi de dünya için çalışmalı insan. Öleceğini asla unutmadan, yeri ve zamanı geldiğinde hiçbir güç, hiçbir şey erteleyemez ölümü. Yüce yaradan Kur’an da ne buyurmuş?
“Siz sağlam kalelerde bile olsanız ölüm gelip sizi bulur.” Ahmet efendi de dalgınlaştı. Evet hoca çok haklıydı. Bu dünya yalnız yaşanıp, sessiz sedasız terk edilecek bir yer değildi ki. Güzel şeyler yapmalı, yaradanını unutmadan, yarattıklarını küçümsemeden yaşamalı. Amacı olmalı aldığı her nefesin. Bir işe yaramalı insan!.. Yiyip içen, gezip dolaşan bir et yığını değil ki insan. Sevmeli, sevilmeli, öğrenmeli, öğretmeli, almasını bildiği gibi vermeli de, insanlarla iç içe sürdürmeli yaşantısını. Evet hoca çok haklıydı. Sevildiğini kanıtlarcasına cenazesinde;
- Mevtayı nasıl bilirdiniz? Sorusuna yüzlerce insan yürekten hep bir ağızdan;
- İyi bilirdiikk.. diye haykırmalı. Gerçekten gözyaşı döküp üzülmeli onun için. Ardından dualar etmeli kusurlarının affı için. Tüm bunları yapacak gerçek dostlar, sevenler bırakmalı insan ardında. Ona bir adım atana o, on adım atmalı. Ona yürüyerek gelene o, koşarak gitmeli. Ona selam diyene o, daha güzeliyle karşılık vermeli. Yani kul olduğunu aldığı her nefeste hatırlamalı. Ölümlü bir fani olduğunu her verdiği nefeste hissedebilmeli.
Kul olmalı insan. Onu yoktan var eden, sınırsız rızıklandıranın kulu olduğunu unutmamalı. Ve yine asla unutmamalı Allah’tan geldiğini ve yine ona döndürüleceğini.....
Alıntıdır
İmam cenaze namazı kıldırmak için cemaate saf tutmaları için seslendi. Daha sonra dönüp arkasına baktığında şaşkınlığını gizleyemedi. Çünkü cemaat beş kişiden ibaretti. Mevtanın yakın çevresinden sadece beş kişi.
O güne dek pek çok cenaze namazı kıldırmıştı. Kimsesi olmayanların bile cami cemaati cenaze namazlarına katılıp ondan sonra dağılırlardı. Ölen o civardan biri olurdu mutlaka. Ya selam verdiği, ya sık sık karşılaştığı veya camide namaz sonrası sohbet ettiği evine girip çıktığı bir komşusu olurdu ölen kişi İnsanlar bunun hatırına, selamın veya bir tebessümün hatırına iştirak ederlerdi cenazesine.
İlk kez bu kadar az kişiyle kılacaktı cenaze namazını. Ama karşısında duran tabuta takılıp kaldı gözleri ister istemez. Hiç mi selam verdiği, yardımına koştuğu, hastayken ziyaret ettiği, çocuğu olan ev alan birine hayırlı olsuna gittiği, düğününe, yakınlarından birisinin cenazesine gittiği herhangi biride mi yoktu hayatında?
O kadar mahzun bırakılır mıydı cenaze? O tüm bu duygularla namazı kıldırmış, mezarlığa doğru yola çıkılmıştı bile. Yolda da kafasından atamamıştı bu düşünceleri. Acaba ölen kimdi? Nasıl biriydi? Gömülme işlemi bitmiş evine dönerken aklı hala cenazedeydi. Bakkalın önünden geçerken onun tanıyacağını düşünerek hızla oraya yöneldi.
- Ahmet efendi hayırlı işler
- Sağ ol hocam nasılsınız?
- Allah Şükür hocam dünya meşgalesi oyalanıyoruz işte.
- Ahmet efendi sana bir şey soracağım.
- Buyur hocam hayırdır.
- Bugün bir cenaze vardı camide. Fakat cemaati sadece beş kişiydi. Bende meraklandım ölen kimdir diye?
- Evet şu ikinci kattaki mazdası olan adam. Adı Fatih değil mi?
- Evet adı Fatihti. Madem tanıyordun da neden cenazede yoktun o zaman?
- Hocam işin aslı değişik bir adamdı. Annesi ve babası hatır soran insanlardı ama o evden kimseye selam vermeden çıkıp arabasına atlar, teybini sonuna kadar açıp gaza basar giderdi. Kimseye hal hatır sormaz, hayırlı işler demez, insanları küçümseyen, saygısız sevgisiz biriydi. Bir kere bile camide gördün mü sen hocam?
- Hayır tanımıyorum. Belki de yeni gelmişlerdir o yüzden olabilir.
Ahmet efendi hararetle anlatmaya devam etti. Fatih’e kızgınlığı konuşurken gözlerinin donukluğundan ve kelimeleri birbiri ardına sıralamasından belliydi.
- Hocam camiyle, ezanla işi yoktu ki zaten. Dedim ya saygısızdı. Sadece komşulara değil, akrabalarına karşı da aynı şekilde davranıyormuş. Bazen akrabaları burada alış veriş yaparlarken o yanlarından geçip gider onları da görmezden gelir, arabasına atlar giderdi. Onlarda anlatırlardı. Evlerine gittiklerinde de o d diğer odaya gider orada müzik dinlermiş. Onların yanına bile girmeye tenezzül etmezmiş. Yani kısacası hiç kimseyi önemsemezdi. Bir akrabası anlatmıştı. Önceden bu şekilde değilmiş. Beş sene oldu onlar buraya taşınalı. Zengin bir akrabası onlara bu evi almış, başka bir akrabası da ona iş vermiş. Sonra bir de altına araba çektiler. Adam değişti ne oldum delisi oldu yani anlayacağın hocam... Selamı sabahı kesti. Sonra kendisi gibi Allahsız, besmelesiz birini bulmuş nereden bulduysa, düğünsüz derneksiz aldılar beraber yaşıyorlar. İşte hocam bazen iyilik ve hayır olsun diye yapılan yardımlar insanı bu şekilde azgınlaştırabiliyor da.
Hoca dalgındı. Tüm bu anlatılanları kafasında canlandırmaya çalıştı. Hala insanlardan bu derece kopuk yaşamasının sebebini anlayamamıştı.
- Tamam da Ahmet efendi insanlardan neden bu kadar koptu ki?
- Şımarıklık hocam. Sonradan görmek bu olsa gerek. Hiç kimsenin doğumuna, ölümüne, hastalığına, sağlığına gitmezse ona gelirler mi hocam? Doğum da insanlarla olur ölüm de, Düğünde de insan lazım, cenazede de. Bu dünya gelip geçici be hocam. Bak hiçbir şey kurtarmıyor insanı. Ölüm sırası geldiğinde ansızın alıveriyor insanı.
Hoca destekler mahiyette kafasını salladı.
- Evet haklısın. Dünyada güzel şeyler yapmak lazım. Geride kalanlar seni güzel hatırlasın.Bugün ölecekmiş gibi ahiret için, hiç ölmeyecekmiş gibi de dünya için çalışmalı insan. Öleceğini asla unutmadan, yeri ve zamanı geldiğinde hiçbir güç, hiçbir şey erteleyemez ölümü. Yüce yaradan Kur’an da ne buyurmuş?
“Siz sağlam kalelerde bile olsanız ölüm gelip sizi bulur.” Ahmet efendi de dalgınlaştı. Evet hoca çok haklıydı. Bu dünya yalnız yaşanıp, sessiz sedasız terk edilecek bir yer değildi ki. Güzel şeyler yapmalı, yaradanını unutmadan, yarattıklarını küçümsemeden yaşamalı. Amacı olmalı aldığı her nefesin. Bir işe yaramalı insan!.. Yiyip içen, gezip dolaşan bir et yığını değil ki insan. Sevmeli, sevilmeli, öğrenmeli, öğretmeli, almasını bildiği gibi vermeli de, insanlarla iç içe sürdürmeli yaşantısını. Evet hoca çok haklıydı. Sevildiğini kanıtlarcasına cenazesinde;
- Mevtayı nasıl bilirdiniz? Sorusuna yüzlerce insan yürekten hep bir ağızdan;
- İyi bilirdiikk.. diye haykırmalı. Gerçekten gözyaşı döküp üzülmeli onun için. Ardından dualar etmeli kusurlarının affı için. Tüm bunları yapacak gerçek dostlar, sevenler bırakmalı insan ardında. Ona bir adım atana o, on adım atmalı. Ona yürüyerek gelene o, koşarak gitmeli. Ona selam diyene o, daha güzeliyle karşılık vermeli. Yani kul olduğunu aldığı her nefeste hatırlamalı. Ölümlü bir fani olduğunu her verdiği nefeste hissedebilmeli.
Kul olmalı insan. Onu yoktan var eden, sınırsız rızıklandıranın kulu olduğunu unutmamalı. Ve yine asla unutmamalı Allah’tan geldiğini ve yine ona döndürüleceğini.....
Alıntıdır
Geri: garip cenaze
İyi bilirdiikk.. diye haykırmalı. Gerçekten gözyaşı döküp üzülmeli onun için. Ardından dualar etmeli kusurlarının affı için. Tüm bunları yapacak gerçek dostlar, sevenler bırakmalı insan ardında. Ona bir adım atana o, on adım atmalı. Ona yürüyerek gelene o, koşarak gitmeli. Ona selam diyene o, daha güzeliyle karşılık vermeli. Yani kul olduğunu aldığı her nefeste hatırlamalı. Ölümlü bir fani olduğunu her verdiği nefeste hissedebilmeli.
Kul olmalı insan. Onu yoktan var eden, sınırsız rızıklandıranın kulu olduğunu unutmamalı. Ve yine asla unutmamalı Allah’tan geldiğini ve yine ona döndürüleceğini.....
allahım iyi bilirdik denenlerden eylesin inş gurbetim sağolasın yüreğine emeğine sağlık yazının bu kısmı bitirdi beni kul olmalı insan kuuuuuul
Kul olmalı insan. Onu yoktan var eden, sınırsız rızıklandıranın kulu olduğunu unutmamalı. Ve yine asla unutmamalı Allah’tan geldiğini ve yine ona döndürüleceğini.....
allahım iyi bilirdik denenlerden eylesin inş gurbetim sağolasın yüreğine emeğine sağlık yazının bu kısmı bitirdi beni kul olmalı insan kuuuuuul
ezelce- Mesaj Sayısı : 239
BASARI PUANI : 277
Kayıt tarihi : 05/03/10
Geri: garip cenaze
cok yerinde bir yazi.rabbim insallah bize dogru imanla ölmek nasip etsin insallah
su topragin üstünde yürürken kibirlenmeden yürümek en önemlisi.
kibirle yürüdügün zaman toprak bile o haline gülüyor.simdi üstümde böyle yürüyorsun ama yarin bu topragin altina girceksin diye.
gecen 60 yasini geckin bir adam mikrofonu almis konusuyordu.tuttugu partiden icin canimi veririm dedi.ve rabbimin isi adam o aracikda kalp krizi gecirip öldü.ahhh dedim iste bilse.rabbim icin suracikda canimi veririm dinim icin dese ne kadar güzel bir ölüm olcakti onun icin.herkesin gözü önünde partim icin canimi veririm diye can verdi
su topragin üstünde yürürken kibirlenmeden yürümek en önemlisi.
kibirle yürüdügün zaman toprak bile o haline gülüyor.simdi üstümde böyle yürüyorsun ama yarin bu topragin altina girceksin diye.
gecen 60 yasini geckin bir adam mikrofonu almis konusuyordu.tuttugu partiden icin canimi veririm dedi.ve rabbimin isi adam o aracikda kalp krizi gecirip öldü.ahhh dedim iste bilse.rabbim icin suracikda canimi veririm dinim icin dese ne kadar güzel bir ölüm olcakti onun icin.herkesin gözü önünde partim icin canimi veririm diye can verdi
Geri: garip cenaze
aceba iyi insan olupta hayatindada yanlizlik garibanlik cekenlerin cenazesindede az insan oluyormu..onlarin durumu ne oluyor aceba
baklava- Mesaj Sayısı : 1955
BASARI PUANI : 2916
Kayıt tarihi : 22/05/09
Yaş : 48
Nerden : almanya
Geri: garip cenaze
baklavam dunyada hep ALLAH RIZASI ICIN calisan insanlara güzel örnek olmus olanlar.
ceneze namazinda az insan olursada melekler eslik eder cenaze namazina diye duymustum.
ceneze namazinda az insan olursada melekler eslik eder cenaze namazina diye duymustum.
Geri: garip cenaze
anladim canim....
baklava- Mesaj Sayısı : 1955
BASARI PUANI : 2916
Kayıt tarihi : 22/05/09
Yaş : 48
Nerden : almanya
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ptsi 11 Nis. 2011, 09:53 tarafından anne-basimda-bit-var
» Lutfen ccuklarinizi kimseye emanet etmeyin!!!!
Paz 03 Nis. 2011, 18:54 tarafından GurbetGuzeli
» Haşhaşlı simit
Salı 15 Mart 2011, 19:22 tarafından GurbetGuzeli
» DÜGÜN HAZIRLIKLARI 1
Ptsi 14 Mart 2011, 12:29 tarafından GurbetGuzeli
» Cinsiyet Belirleme Yöntemleri Paylaşım
Çarş. 09 Mart 2011, 09:54 tarafından GurbetGuzeli
» gurbetguzelinin oglanlari erkek oldu resimli:))))))
Perş. 24 Şub. 2011, 10:21 tarafından GurbetGuzeli
» siteye resim nasil eklenir (resimli anlatim)
Çarş. 22 Ara. 2010, 08:42 tarafından GurbetGuzeli
» donots cocuklar bayilacak bunaaa resimliii
Salı 21 Ara. 2010, 13:30 tarafından GurbetGuzeli
» ASURE VE ASURE CORBASI DENEYIN PISMAN OLMAYACAKSINIZZ
C.tesi 18 Ara. 2010, 20:28 tarafından GurbetGuzeli