Sezeryan nedir
5 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Sezeryan nedir
Sezaryen, özel bir doğum tekniğidir. Anne ya da çocuğun herhangi bir nedenle tehlikede olması halinde uygulanır. Annenin karnı ve dölvataöı duvarı enlemesine yapılan bir yarıkla açılır. Bebek bu yarıktan dışarıya çıkarılır. Plasentanın da alınmasından sonra dölyatağı ve karın kasları yeniden dikilir. Sezaryen çok basit bir ameliyat olmasına karşılık, el çabukluğu gerektirir. Ameliyatın kendisi oldukça kısa sürer. Asıl süre gerektiren işlem kasların yeniden dikilmesidir.
Sezaryene yol açan durumların başında, doğum kanalı ile çocuk başı oranının elverişsiz olması gelir. Annenin kemik çatısı önceden tespit edilse bile çocuğun başının 9 ay boyunca ne kadar büyüyeceği önceden belirlenemediği için, bu durum genellikle doğuma yakın sıralarda çocuk başının kanala yerleşe-memesi ya da doğum başladıktan sonra çocuğun yeterli bir hızla ilerleyememesi sonucu anlaşılır. Bir başka sezaryen nedeni de doğum sırasında çocuğun kalp seslerinin bozulmasıdır. Normal olarak dakikada 140 kez atan çocuk kalbi, çocuğa giden oksijen miktarı yetersizleştiğinde dakikada 120′den aşağı iner ya da 160′dan yukarı çıkar. Çocuğun boynuna göbek kordonunun sıkıca dolanmış olması ya da başka bir aksilik bu yetersizliğe yol açabilir. Bu nedenle doğum süresince hekim ya da ebe özel bir dinleme borusunu annenin karnına dayayarak sık sık çocuğun kalp atışlarını dinler. Plasentanın dölyatağı ağzına yakın bir yere yerleşmiş bulunup çocuktan önce çıkması da çocuk için tehlikeli olabilir. Çünkü plasentanın doğum gerçekleşmeden yerinden ayrılması, çocuğa yeterince oksijen gitmesini önler ve kanamaya yol açar. Dolayısıyla sezaryen gerekli olur. Yeterince kontrol edilmemiş şeker hastalığı, gebelik toksemisi ve bazı ana-baba kan uyuşmazlıkları ile çocuğun ters ya da omuzdan gelmesi veya düzgün gelmekle birlikte kanalda gerekli hızla ilerleyememesi bu müdahaleyi zorunlu kılabilecek diğer durumlardır.
I.ö. 3000 yılı dolaylarında sezaryenle doğum yapıldığı bilinmektedir. Ünlü Roma imparatoru Sezar da bu biçimde dünyaya gelmişti. Sezaryen terimi bu olaydan kaynaklanarak yerleşmiştir. Yakın zamanlara kadar sezaryen, tehlikeli olarak kabul edildiği için yalnızca en acil durumlarda uygulanmaktaydı. Fakat son yıllarda ülkemiz de dahil olmak üzere
pek çok yerde bu tür ameliyatla doğumun giderek daha sık uygulandığı görülmektedir. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde 1970 ile 1980 yılları arasında sezaryenle doğum oranı yüzde 5,5′tan yüzde 18′e ulaşmıştır. Bu artışın en belli başlı nedenlerinden biri, sezaryen tekniğinde kaydedilen ilerlemelerin annenin yaşamı açısından tehlikeyi oldukça azaltmış olmasıdır. Yine de, sezaryen doğumunda annenin ölüm oranı dölyolu doğumuna göre iki ilâ dört kat fazladır.
Bir kez sezaryenle doğum yapmış olan bir kadının bundan sonraki doğumlarda yine sezaryene başvurma zorunluluğu üzerine değişik fikirler ileri sürülmektedir. Sezaryenin yinelenmesine gerekçe olarak, üstünde eski sezaryen yarası bulunan dölyatağının, doğum kasılmaları sırasında bu yara yerinden çatlayabileceği gösterilmektedir. Eskiden, ameliyat sırasında dölyatağının yukarı kısımlarında geniş bir yarık açılmaktayken böyle bir kaygıyı haklı çıkartacak nedenler vardı. Fakat tıbbın büyük ilerlemeler
kaydettiği günümüzde sezaryenler çoğunlukla dölyatağının ağız kısmına çok yakın aşağı bir noktada ufak ve güvenii bir yarık açılarak yapılmaktadır. Bu yüzden ameliyatla yapılmış bir ilk doğumun ardından pekâlâ normal bir doğum yapılabileceğini savunan hekimlerin sayısı az değildir. Ancak böyle durumlarda doğumun hastanede, dikkatlice izlenerek yapılması zorunlu bir önlemdir.
Normal doğuma oranla anne için taşıdığı rizikonun yüksekliğine karşılık bir ödül olarak sezaryenle doğmuş olan çocukların dölyolunun darlığından geçerek hırpalanmadıkları için güzel ve akıllı bebekler oldukları söylenir
Sezaryene yol açan durumların başında, doğum kanalı ile çocuk başı oranının elverişsiz olması gelir. Annenin kemik çatısı önceden tespit edilse bile çocuğun başının 9 ay boyunca ne kadar büyüyeceği önceden belirlenemediği için, bu durum genellikle doğuma yakın sıralarda çocuk başının kanala yerleşe-memesi ya da doğum başladıktan sonra çocuğun yeterli bir hızla ilerleyememesi sonucu anlaşılır. Bir başka sezaryen nedeni de doğum sırasında çocuğun kalp seslerinin bozulmasıdır. Normal olarak dakikada 140 kez atan çocuk kalbi, çocuğa giden oksijen miktarı yetersizleştiğinde dakikada 120′den aşağı iner ya da 160′dan yukarı çıkar. Çocuğun boynuna göbek kordonunun sıkıca dolanmış olması ya da başka bir aksilik bu yetersizliğe yol açabilir. Bu nedenle doğum süresince hekim ya da ebe özel bir dinleme borusunu annenin karnına dayayarak sık sık çocuğun kalp atışlarını dinler. Plasentanın dölyatağı ağzına yakın bir yere yerleşmiş bulunup çocuktan önce çıkması da çocuk için tehlikeli olabilir. Çünkü plasentanın doğum gerçekleşmeden yerinden ayrılması, çocuğa yeterince oksijen gitmesini önler ve kanamaya yol açar. Dolayısıyla sezaryen gerekli olur. Yeterince kontrol edilmemiş şeker hastalığı, gebelik toksemisi ve bazı ana-baba kan uyuşmazlıkları ile çocuğun ters ya da omuzdan gelmesi veya düzgün gelmekle birlikte kanalda gerekli hızla ilerleyememesi bu müdahaleyi zorunlu kılabilecek diğer durumlardır.
I.ö. 3000 yılı dolaylarında sezaryenle doğum yapıldığı bilinmektedir. Ünlü Roma imparatoru Sezar da bu biçimde dünyaya gelmişti. Sezaryen terimi bu olaydan kaynaklanarak yerleşmiştir. Yakın zamanlara kadar sezaryen, tehlikeli olarak kabul edildiği için yalnızca en acil durumlarda uygulanmaktaydı. Fakat son yıllarda ülkemiz de dahil olmak üzere
pek çok yerde bu tür ameliyatla doğumun giderek daha sık uygulandığı görülmektedir. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde 1970 ile 1980 yılları arasında sezaryenle doğum oranı yüzde 5,5′tan yüzde 18′e ulaşmıştır. Bu artışın en belli başlı nedenlerinden biri, sezaryen tekniğinde kaydedilen ilerlemelerin annenin yaşamı açısından tehlikeyi oldukça azaltmış olmasıdır. Yine de, sezaryen doğumunda annenin ölüm oranı dölyolu doğumuna göre iki ilâ dört kat fazladır.
Bir kez sezaryenle doğum yapmış olan bir kadının bundan sonraki doğumlarda yine sezaryene başvurma zorunluluğu üzerine değişik fikirler ileri sürülmektedir. Sezaryenin yinelenmesine gerekçe olarak, üstünde eski sezaryen yarası bulunan dölyatağının, doğum kasılmaları sırasında bu yara yerinden çatlayabileceği gösterilmektedir. Eskiden, ameliyat sırasında dölyatağının yukarı kısımlarında geniş bir yarık açılmaktayken böyle bir kaygıyı haklı çıkartacak nedenler vardı. Fakat tıbbın büyük ilerlemeler
kaydettiği günümüzde sezaryenler çoğunlukla dölyatağının ağız kısmına çok yakın aşağı bir noktada ufak ve güvenii bir yarık açılarak yapılmaktadır. Bu yüzden ameliyatla yapılmış bir ilk doğumun ardından pekâlâ normal bir doğum yapılabileceğini savunan hekimlerin sayısı az değildir. Ancak böyle durumlarda doğumun hastanede, dikkatlice izlenerek yapılması zorunlu bir önlemdir.
Normal doğuma oranla anne için taşıdığı rizikonun yüksekliğine karşılık bir ödül olarak sezaryenle doğmuş olan çocukların dölyolunun darlığından geçerek hırpalanmadıkları için güzel ve akıllı bebekler oldukları söylenir
Geri: Sezeryan nedir
sezeryan berbat bişiiiiiiiiiiii tavsiye etmem mecbur kalmadıkça adı üstünde normal doğum, sezeryansa anormal...
yasemin- Mesaj Sayısı : 656
BASARI PUANI : 1476
Kayıt tarihi : 26/05/09
Yaş : 49
Nerden : kayseri
Geri: Sezeryan nedir
benimkinci dogum mecburiyetten sezeryan oldu iki ay bebisimi kucagima alamadim cok gaz sancisi oldu halada göbek var göbekte gitmiyorrrrr
En son gurbetgüzeli tarafından Paz 21 Haz. 2009, 16:27 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Geri: Sezeryan nedir
aynen bendede öyle yetim kız nasıl eritecem bilmiyorum,iki doğum yapmama rağmen şahane vücudum vardı,çocuklarımın benim olduğuna inanmaz ablaları zannederlerdi üçüncü doğumda göbek kaldı okadarda dikkat ediyorum ama gitmiyor birde emziriyorum ekstıradan bişi yapamıyorum bunalım takılıyorum
yasemin- Mesaj Sayısı : 656
BASARI PUANI : 1476
Kayıt tarihi : 26/05/09
Yaş : 49
Nerden : kayseri
Geri: Sezeryan nedir
o göbek erimez arkadaşlar...
sarkıksa toplamakta çok güç...
sarkıksa toplamakta çok güç...
selcansın- Mesaj Sayısı : 282
BASARI PUANI : 1214
Kayıt tarihi : 24/05/09
Geri: Sezeryan nedir
AYNEN YASEMİNCİM KATILIYORUM SANA SEZERYAN ANORMAL BİRŞEY SÖYLE BAKEM SEN NERELERDESİN HAAAA
NİYE CİNSİYET TOPİĞİNE GELMİYORSUN YAAA
BEKLİYORUM CANIM ORAYADA GEL
VALLA BENDE ÇOK GÖBEK KALMADI SADECE KİLOMDAN
ÖTÜRÜ VARDI ZAYIFLAYINCA GİTMİŞTİ AMA
BAKALIM BU 2.DE NE OLACAK
ŞEYİME KADAR SARKARMIŞ BİDEE
ALLAH KORUSUN VALLA LİPOSAKŞINDA
OLAMAM ÇOK KORKİM
NİYE CİNSİYET TOPİĞİNE GELMİYORSUN YAAA
BEKLİYORUM CANIM ORAYADA GEL
VALLA BENDE ÇOK GÖBEK KALMADI SADECE KİLOMDAN
ÖTÜRÜ VARDI ZAYIFLAYINCA GİTMİŞTİ AMA
BAKALIM BU 2.DE NE OLACAK
ŞEYİME KADAR SARKARMIŞ BİDEE
ALLAH KORUSUN VALLA LİPOSAKŞINDA
OLAMAM ÇOK KORKİM
eydina- Mesaj Sayısı : 37
BASARI PUANI : 1989
Kayıt tarihi : 09/06/09
Geri: Sezeryan nedir
valaa ben iyice deforme oldum gidim her bir yerimi yaptiremde eeeeeeeee o parayi bulmak icin gece gündüz calismam lazimmm
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ptsi 11 Nis. 2011, 09:53 tarafından anne-basimda-bit-var
» Lutfen ccuklarinizi kimseye emanet etmeyin!!!!
Paz 03 Nis. 2011, 18:54 tarafından GurbetGuzeli
» Haşhaşlı simit
Salı 15 Mart 2011, 19:22 tarafından GurbetGuzeli
» DÜGÜN HAZIRLIKLARI 1
Ptsi 14 Mart 2011, 12:29 tarafından GurbetGuzeli
» Cinsiyet Belirleme Yöntemleri Paylaşım
Çarş. 09 Mart 2011, 09:54 tarafından GurbetGuzeli
» gurbetguzelinin oglanlari erkek oldu resimli:))))))
Perş. 24 Şub. 2011, 10:21 tarafından GurbetGuzeli
» siteye resim nasil eklenir (resimli anlatim)
Çarş. 22 Ara. 2010, 08:42 tarafından GurbetGuzeli
» donots cocuklar bayilacak bunaaa resimliii
Salı 21 Ara. 2010, 13:30 tarafından GurbetGuzeli
» ASURE VE ASURE CORBASI DENEYIN PISMAN OLMAYACAKSINIZZ
C.tesi 18 Ara. 2010, 20:28 tarafından GurbetGuzeli